27 Aralık 2018 Perşembe

ÇOK ÇALIŞTIM




İnanın ki çok çalıştım. Bunda bir şeyler üretme isteğinin yanı sıra renklerle oynamanın günümüz insanının yalnızlığına iyi gelmesinin büyük payı var. Benim gibi boş duramayanlar için de bu tür çalışmalar değişik bir seçim olabilir.




   Bunlara "bohem" tablo diyorlar ama ben "yeni nesil tablo" demeyi tercih ettim.











         Tombakları çalışmayı da karşısına geçip seyretmeyi de  çok sevdim. 
        Bende işler bitmez. Aklım içerde beni bekleyenlerde. Yeni yılda yeni işlerle buluşmak dileğiyle. Gelecek günlerin hepimiz için sağlıklı ve hayırlı olmasını günlerle geceleri yaratandan diliyorum. Hoşça kalın.




6 Aralık 2018 Perşembe

MISIRI KURUTTUN MU



Mis gibi mısır ekmeğimiz vardır bizim. Kara lahana çorbasının yanında ne güzel gider. Yoğurdun içine ufalanıp bir güzel kaşıklanması da efsanedir hani. Fasulye turşusuyla arkadaşlığını da unutmak olmaz. 
Öyle zamanlara geldik ki  rüyada görsek inanmayacağımız şeyler oldu. Yediğimiz her şeyden şüphe eder olduk.Ne yazık ki mısırımız da nasibini aldı bu furyadan.Çarşı pazarda,alışveriş merkezlerinde bardak bardak  tadı tadımıza benzemez şekerli mısırları yer oldu çocuklarımız. Bizim diyarda hâlâ 
geleneksel yöntemlerle dededen kalma tohumlarını yetiştirip mısır üretenlerin olması teselli. 
İşte o mısırların çok küçücük bir miktarının un olma yolculuğuna şahit olmuş oldum bu gidişimde.
 Bunca yaş aldıktan sonra ancak fırın nasıl konulur  bu defa görmüş oldum. Anacığım tar-
lasından hasatını yaptığı mısırla "fırın koydu"-aynen bu tabiri kullanıyor-ben de sözüm ona yardımcı oldum.


    Dede evimiz.  Fırın dede evimizin kapısında.
                                      
  Çocukluğumuzda köyümüze gelince bu kapıda koşuşturup dururduk kuzenlerimizle.
     
        Dede yadigarı fırın. Eskiden hayat meşakkatli olsa da herkes elleriyle ne yaptığını bilerek yiyormuş her şeyi. Şimdiyse toplum olarak güvensizlik yaşamıyor muyuz?

        Fırın önce bir yük odun yakılarak iyice kızgın hale geldi. Sonra içinden közler çıkarıldı. Bu arada taze mısırlar közlenip afiyetle yenildi. Otlardan yapılmış özel bir süpürgeyle fırın iyice süpürüldü ve içinde köz kalmaması sağlandı. Fırınlanacak olan mısır tavı gelmiş olan fırına konulup fırının ağzı sıkıca kapandı. Zamanı gelince mısırlar alınıp bir çuvala konuldu ve sıcağı geçmeden çuvalın içinde iyice dövülüp tanelendi. Evde temiz örtülere yayılıp sıcağının geçmesi beklendi. Ah! Bütün evi saran o mis gibi kokuyu duyacaktınız. Emin olun  anlatılmaz yaşanır. 
       Böyle bir güzelliği zaman zaman da olsa hepimizin yaşaması dileğiyle hoşça kalın.
      YIN 
         




1 Kasım 2018 Perşembe

KÖYDE SONBAHAR

    "Sonbahar kocayemişleri, beyaz esmer bulutları yakmayan güneşi, durgun maviliği, bol yeşili ile kuşlarla beraber olunca insana sulh,şiir,şair,edebiyat, resim, musiki,mesut insanlarla dolu anlaşmış,sevişmiş,açsız,hırssız bir dünya düşündürüyor."
Ne güzel yazmış Sait Faik. Benim köyümde de tabiata sonbaharın şiirini yazdırmış  yerlwri gökleri yaratan Rabbim. Bizlere de seyri düşmüş. İşte köyümde sonbahar...

29 Ekim 2018 Pazartesi

RENKLER VE DESENLER


   
   Renkler hayatımızınvazgeçilmezleri. Bir de desenler eklenince renklere gözlere ve ruhlara şenlik. Allah'ındünyayı rengarenk yaratmasındaki hikmet boşa değil.
İnsan da ancak o yüce kudretin yarattıklarını  zerrenin zerresinin zerresi miktarınca belki taklit edebiliyor. 
Bu  beceriyi insana vermesi de şükür sebebi.
Ben de taklitten alabildiğim nasip miktarınca bir şeylerle uğraştım yine.











Renkli uğraşlarımızın hayatımıza renk katması dileğiyle hoşça kalın.


4 Ekim 2018 Perşembe

KANATLANDIN MI SERÇEM



            Uçuyorsun demek... Kanatların palazlandı. Yuvan artık sana dar. Nasıl da heyecanlısın. Daha  gitmene neredeyse bir ay varken  valizin yatağının ayak ucunda aldı yerini. Seçtiğin kıyafetler koltuğunun köşesinde beklerken defalarca elden geçti.
            Kuşlar gibi...Bu gidiş  kopuşun da başlangıcı aslında, biliyorum ki artık dönüşü yok. Bu vakte kadar hayatın bize bağlıydı, bundan sonra kendine kuracağın hayatın ilk adımlarını atacaksın  hatta attın bile. Üniversitene kaydın yaptırdın. Kalacağın yurda da. On dokuz yılın son beş yılında koşa koşa, heveslerle, telaşlarla, kah umutlu kah bezgin vardığımız nokta işte bu. Sevinçli,heyecanlı, telaşlı ve meraklı... Bizden yana hüzünlü...
      Sen tanımadığın ama heyecanla beklediğin yeni hayatının kapılarını açarken biz odanın kapattığın  kapısını hasretini dindirmek,kokunu duymak,nefesini aramak için açacağız.
      Üniversite hayatının yuvadan ayrılışın başlangıcı olduğunu annen baban
   iki kuşunu yuvadan uçuralı çoktan öğrendi. Sıra sende mi  serçem?





     Yeni hayatında hayırlı kapılar açsın Rabbim,iyilerle karşılaştırsın. Allah'a kul, insanlara faydalı olasın ve hayatta hangi mertebeye gelirsen gel önce "kul" olduğunu unutmayasın. Üç kardeşin en 
küçüğü,evimizin yakışığı yolun açık olsun.

19 Eylül 2018 Çarşamba

ÜNYE'DE AKŞAM




Ünye'de eylül, akşamlara yakışır...


     
          Size düşen dilinizde mısralarla günün batışını izlemek ve bu güzelliği görmeyi nasip edene şükretmektir.

Akşam, yine akşam, yine akşam
                                           Bir sırma kemerdir suya baksam; 
                                           Üstümde sema kavs-i mutalsam! 
                                           Akşam, yine akşam, yine akşam
                                           Göllerde bu dem bir kamış olsam!
      ( Üstümde sema kavs-i mutalsam!: “Üzerimde tılsımlı yay gibi bir gökyüzü var.”)




                         



 Hazan ayı olsa da eylül, bahara giden yolun kıyıcığında durur. Eylüllerde yeniden buluşmak dileğiyle hoşça kalın.

6 Eylül 2018 Perşembe

BULUTLAR



Yolculuk zaman zaman yorsa da güzellikleri insanı çoğu kez etkiler. 
Uçak yolculuklarımda beni en çok düşündüren kainatın ve insanın varlığıdır. Bulutların üzerinde olmak da değişik düşüncelere salar insanı. Bu sefer şiirlerle yolculuk ettim.Çok sevdiğim birkaçını sizlerle paylaşmak istedim. 


Şu şiirin güzelliğine bakar mısınız? Bir çocuğun dilinde düşünün  Ayla ÇINAROĞLU'nun mısralarını. O çocuk safiyetiyle ne güzel dillenir değil mi? 
Güzel Bulut
Tut beni kollarımdan kaldır 
Sırtına oturt. 
Unut yağmur olmayı bir süre 
Böyle bembeyaz hafif 
Ve yükseklerde 
Böyle düşlerde yüzer gibi 
Işıklı masmavi göklerde 
Gidelim görmediğim, bilmediğim yerlere. 
Göster bana, anlat bir bir 
"Şu nehir, şu dağdan gelir, 
Şurası şu ülkedir. 

İnsanlara bak işte şu evlerde yaşar, 
Şöyle konuşur, şöyle eğlenir." 
Ve bilmek isterim doğrusu 
Çocuklar hangi oyunları oynar, 
Kediler nasıl miyavlar oralarda 
Hangi türküler söylenir? 
Ama bak 
Biz tam böyle gezerken 
Yoruluverirsen 
Bir damlacığını bırakır gibi 
Bırakıvermek yok 
Beni evime geri getir.


Ya yüreği yanarsa şairin?.. Bulutlar çare olur belki kim bilir yangınına.

     Ey güzel bulut!
     Yagmur ol, yağ bana; ıslanayım sırılsıklam.
     Bu yüregimin atesi anca böyle söner. (Mehtap Kutlu)
                                               
     Yunus'un dizelerinde de  yürek yangınının yoldaşıdır bulutlar. Şu dizelerdeki imgelerin gücü sizin de yüreğinizi yakmadı mı?
     
     Karlı dağların başında
     Salkım salkım olan bulut
     Saçın çözüp benim içün
     Yaşın yaşın ağlar mısın


        

Ahmet Muhip Dıranas'ı da bir zamanlar "Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar" düşündürmüş. Şiiri okuyup yükleyene de teşekkür edeyim buradan. 

(Not: Ahmet Muhip Dıranas, soyadını bir süre "Dranas" şeklinde kullanmıştır. Ancak hayattayken bütün şiirlerinin bir araya getirdiği, 1974 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkan Şiirler'inin kapağında "Dıranas"ı tercih ettiğine göre, Dranas imlâsı artık yanlıştır. 









 Yazılacak nice mısra var bulutlar üstüne. Yerim dar söyleyemedim. Çok yormak da istemedim. Mahallemin üstündeki bulutlarla hoşça kalın diyelim o zaman. 

2 Eylül 2018 Pazar

YENİLENDİK


     Bu yıl sık sık Ünye'den uzaktaydım. Emeklilik olunca çocuklar  daha fazla beklentiye giriyor sanki. E, artık annem boş. Sık sık gelebilir düşüncesi hakim oluyor. Halbuki emekliler de kendi haline kalmak isteyebilir değil mi ama? Her neyse demek ki leyleği havada görerek başlamışım yıla.
 Ha bu arada sesimin çıkmadığına bakıp boş durduğumu sanmayın dostlar.fındık zamanı köyde geçirdiğim günleri değerlendirmeye çalıştım. Köy evimizin kapısı bir hayli yıpranmıştı,ben de evimizin boyacısı ne güne duruyor deyip kolları sıvadım ve bir güzel boyadım. 



 Kenarlarına da tuğla efekti yaptım. Tuğla görüntüsünü boyayamadım henüz. Köye gittiğimde inşallah kırmızıya boyayacağım.
Saksılar da nasibini aldı boyadan. Kapıyla takım oldular. Onların üzerinde de biraz daha çalışmam gerekiyor.
  Eh,küçük dokunuşlarla da olsa yenilenmek  çok güzel.

28 Ağustos 2018 Salı

GURBET VE HASRET






Sakin bir Görele sabahından merhaba.Kış boyunca yaz aylarının rehavetini yaşamayı umarken yolum hep yollara düştü. Bu yıl sanki hiç evimde kalamadım gibi geliyor bana. Şimdi de Görele'deyim. Annemler yıllardır baharla beraber memlekete gelip yaz aylarını burada geçiriyorlar.
Kısacık bir süre için Amerika'dan babaanne,dede ziyaretine gelen yeğenlerimi görmek için geldim yine. Yıllardır görmemiştim. Onlarla birlikte olmak çok güzel. Keşke ayrılıklar hiç olmasa.
Onlar artık birer genç kız ve ne yazık ki başka dünyaların insanları olarak büyüdüler. Hayat ne garip...
  Geleceklerini duyunca hediye arayışına girdim ancak nelerden hoşlanacaklarını bilemiyordum en sonunda birer kutu hediye etmekte karar kıldım. Halalarının el emeğiyle yapılmış bir hediyenin onları mutlu edebileceğini düşünmekle çok da iyi etmişim. Öyle sevindiler ki ben de çok sevindim.




F



  Elbette ki herkes kendi hayatını yaşıyor ancak yeğenlerime baktıkça içim sızlıyor. Bunca zamanın
birbirimizden çok uzaklarda yaşanmış olmasını yüreğim kabullenemiyor bir türlü. Üstelik onların kan bağı olan sadece biz varız ve kardeşim yani babaları, o adını anmak istemediğim hastalıkla mücadele ediyor.Gençlikte verilen bazı kararların ne kadar yanlış olabileceğini ve ailelerin bu kararlardan nasıl etkilendiğini,insana nasıl acı verebileceğini,anne babaların evlat hasretini ve çaresizliklerini görüyorum. Düşünebiliyor musunuz bu çocuklar artık Amerikalı.Anne baba Türk olsa da orada doğup büyüdüler. Orayla bağ kurdular. Evet,zahirde ve maddede güzel bir hayat yaşıyorlar ama özde kültürlerini,inançlarını hepten kaybettiler.Gelmeyi hiç düşünemiyorlar. Yarın öbür gün ne olacak?..
  Bugün yolcu edeceğiz onları. Yuvalarına uçacaklar. Kendi canlarından kimse yanlarında olmadan babalarına destek olmaya çabalayacaklar. Ve en acısı ilerleyen zamanlarda belki de burayla bağları hepten kopacak.
   Ne olur herkes kendi vatanında yaşayıp mutlu olmanın yollarını arasın.